Bölümümüzün kuruluşunun 75. yılında, geçmişini belgelemeyi ve bir durum saptaması yapmayı amaçlayan ''Geçmişin Tanıkları''-Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Retrospektif Sergisi
05-14 Şubat 2014 tarihleri arasında Mimar Sinan ve Osman Hamdi Bey Salonlarında gerçekleştirilmiştir.
SUNUŞ
Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi – Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nün kuruluşunun 75. yılında,geçmişini
görselleştirmeyi bir başka deyişle belgelemeyi ve bir durum saptaması yapmayı
amaçlayan bu bölüm sergisi nedeniyle bir sunum yazısı yazmak; 45 yıldan beri
öğrenci, öğretim üyesi ve bölüm başkanı olarak, bu bölümü bizzat yaşamış ve
yaşamakta olan bir kişi için,subjektif olmadan, olabildiğince dışarıdan bakmaya özen
göstererek, bölümü, sergiyi ve sergideki eski yeni tüm çalışmaları; ortaya
çıkmış oldukları zamansal, mekansal, tarihsel ve eğitimsel süreçleri içinde değerlendirmenin zor olduğunu biliyorum.
1882
de Osman Hamdi Bey tarafından “Sanayi-i Nefise Mekteb-i Ali” si olarak kurulan,
1927 de Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından “Güzel Sanatlar Akademisi”ne
dönüştürülen, bugün “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi” olarak eğitim
öğretimi sürdüren bu sanat kurumu başından beri daima çağdaşlığı, yeniliği,
sanat ve tasarım alanlarında öncü olmayı ilke edinmiştir.
Gerek
Osmanlı döneminde gerekse yeni kurulmuş Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de
tekstil alanında sanayi üretimi yok denecek kadar azdı. Batıdaki, özellikle de
İngiltere’deki sanayi devriminin sonucu olarak, Osmanlı İmparatorluğunun son
yüzyılında büyük miktarda ithal tekstil ürünlerinin ülkeye girmesi ile zaten el
üretimine ve küçük atölyelere dayalı olan yerli üretimler de neredeyse yok
olmuştu.
1933
yılından başlayarak özellikle Sümerbank Tekstil İşletmelerinin de kurulmasıyla,
endüstriyel tekstil üretiminin artmış olması, bu alanda eğitimli insan
ihtiyacını da ortaya çıkardı. Aynı yıllarda Güzel Sanatlar Akademisi mezunu
Sabih GÖZEN devlet tarafından, öğrenim için Almanya-Berlin’e gönderildi.
Akademi’ye öğretim elemanı olarak döndükten sonra, 1938 yılında “Tezyini
Sanatlar” Bölümünün içinde “Tekstil Desenleri” Atölyesini kurdu.
Kendisinin
anlatımıyla: ..... bana telefon Burhan
Topraktan; “lütfen Akademiye gelir misin?” Gittim. “Böyle bir boş yer var”
dediler, “Umumi Tezyinat ... burayı kabul eder misiniz?” Benim idealim de zaten
tekstil kurmak. İdeal bir şey... “tamam” dedim, kabul ettim. Hemen girdim ama
“Umumi Tezyinat”, manası olmayan bir şey… Ne demek umumi tezyinat? Olmaz böyle
şey! Umumisi, hususisi mi olur? Tezyinat Tezyinattır. Dekorasyon dekorasyondur.
Umumi dekorasyon hususi dekorasyon diye bir saçma şey olmaz. Tabi ben onun
ismini değiştirdim. “Tekstil Desenleri” yaptım. Ama elimde imkanlar azdı.
İdealim Tekstil Desenleri Atölyesi’ni dört başı mamur kurmaktı; baskı
atölyeleri, dokuma atölyeleri, halı atölyeleri, boya atölyeleri... Bunlar
olacak.
(Akademiye Tanıklık 3, Prof.
Sabih Gözen söyleşisi, 2001)
1938
den 1978 yılına kadar, Prof. Sabih Gözen’in bölüm başkanı olarak görev yaptığı
dönemde özellikle baskı kumaş desenlerine ağırlık verilmiş, mezunlar çoğunlukla
tekstil sektöründe baskı atölye ve fabrikalarında, desen bürolarında aktif
olarak çalışmışlardır. Yine bu dönemde öğretim elemanı olarak yetiştirilmek
üzere yurt dışına öğrenciler gönderilmiş, dönüşlerinde bölümlerinde görev
alarak, yeni bilgi ve deneyimlerini aktarmaya çalışmışlardır.
…Ben istediğimi yaptım. Birkaç adamı Avrupa’ya gönderdim. Çok iyi
talebeler çıktı içlerinden... Ben memnunum. İnşallah ileriye götürürler. Ben
istiyordum ki her sene defile yapalım. Dokuduğumuz bastığımız kumaşları biz
biçip dikelim. Güzel kızlarımıza bunları giydirelim. Podyuma çıkartalım onları.
Her sene bunlardan bir defile yapalım. Aransın, “Akademi defilesi var bugün”
diye. Gayem buydu benim. Bütün Türkiye “Akademi defilesine gidiyoruz” diye
heyecan duyacak. O zaman olacak....(A.g.e. Prof. Sabih Gözen
Söyleşisi 2001)
1978 yılından
itibaren, Prof. Beyhan SALDIRAY’ın bölüm başkanlığı sırasında müfredata dokuma
tasarımı dersleri konularak bir de dokuma atölyesi açıldı. Bunun yanında
tekstil boya kimyası laboratuarı da açılarak, ilgili dersler de müfredata eklendi.
Sergilenen öğrenci çalışmalarında da görüldüğü gibi, 1980’lerden önceki yılların
eğitim programları daha çok yüzey tasarımına dayanmakta, büyük yüzeylere kumaş
desenleri yapılmakta idi. Ancak bu desenler öyle ayrıntılı teknik çözümleri de
içeriyolardı ki, kolayca basılıp uygulanabilirlerdi. Sergide sadece 70 li
yıllardan itibaren yapılmış ve saklanmış desenlerin olmasını, Prof. Beyhan SALDIRAY’ın
aşağıdaki sözleri sanırım daha iyi açıklıyor.
…Öğrencilik yıllarımızda, özenle çalışarak tamamladığımız ödevlerimiz
notlandırılarak, zaman zaman yarışmalara sokularak işlevlerini tamamlar ve
bizlere iade edilirlerdi. Onlar da ömür boyu saklanacakmış gibi korunurdu
önceleri. Oysa uzunca bir müddet sonra eski önemlerini yitirerek saklandıkları
yerde unutulur yok olur giderlerdi çoğu zaman. Sonraları çok düzenli olmasa da
bir arşivleme anlayışı gelişmeye başladı. Hatta 1960 – 1970’ler arası ...
muhtelif mekanlarda sergilendi bunların bazıları... Giderek slayta alma yöntemi
denendi; ancak doğal haliyle görmenin tadı yakalanamadığından uygun bulunmadı.
Yeniden, desenlerin orijinallerinin arşivlenmesi benimsendi. Bunların su yüzüne
çıkması için zaman zaman fırsatlar oluştu…
(Desenler, Prof. Beyhan Saldıray – 1998)
1980
li yıllardan itibaren tekstil ve giyim sektörünün uluslararası pazarlara
açılmaya başlaması, ihracatın ve ithalatın artmasıyla tekstil tasarımcılarının
çalışma alanları da gelişmeye ve genişlemeye başladı. Avrupa’daki uluslararası
fuarlara öğrenci ve öğretim elemanlarımız sergilerle ve çalışmalarıyla katılmaya
başladı. Yurt dışında da öğrenim görmüş olan üçüncü kuşak öğretim elemanlarının
da bölümde görev almış olmasıyla uluslararası ilişkiler daha da etkili ve
verimli olarak yürütülmeye başlanmış oldu.
Ayrıca
tekstil sektörü ile ilk kez bu yıllarda üniversite- sanayi işbirliği
çerçevesinde ortak çalışmalar yapılmaya başlandı. 1980 ler aynı zamanda YÖK ile
ortaya çıkan yeni yapılanmalara uyum sağlama çabalarına sahne oldu. Ancak
yerleşik gelenek ve deneyimlerinin sayesinde; bölümümüz, eğitim öğretimini
olumsuzluklardan fazla zarar görmeden sürdürebildi.
1990
larda bölümün müfredatında giysi tasarımı ile ilgili dersler, projeler ve
atölyeler de yer almaya başladı. Böylece Tekstil Tasarımı Bölümü “Tekstil
Anasanat Dalı” altında: Dokuma Tasarımı Sanat Dalı, Baskı Tasarımı Sanat Dalı,
Giysi Tasarımı Sanat Dalı olarak yeniden düzenlenmiş oldu.
2000
-2002 yılları arasında bölüm başkanlığı yapmış olan Prof. Aygun TUĞAY da gerek
Giysi Tasarımı Sanat Dalı’nın sorumlusu gerekse bölüm başkanı olarak, bölümün
gelişiminin ve başarılarının aynı şekilde sürdürülmesini sağladı.
2002-
2008 yılları arasında, benim bölüm başkanlığı yapmış olduğum dönem, kredili
sistemin uygulanmaya başlaması, üniversitemizin ve bölümümüzün uluslararası
ilişkilerinin geliştirilmesi ve
birçok Avrupa üniversitesi ile Erasmus çerçevesinde öğrenci
değişimlerinin yapılmaya başlamasına rastlamış oldu. Halen bölümümüzde her
yarıyıl Avrupa üniversitelerinden 10 dolayında Erasmus öğrencisi öğrenim
görmekte, 4 öğrencimiz de aynı şekilde yurtdışına gönderilmektedir.
Gerek
uluslararası öğrenci değişimlerinin, gerekse öğretim elemanlarımızın,
bölümümüzün, fakültemizin ve üniversitemizin kurmuş olduğu yurtdışı
üniversiteler ve bölümlerle ilişkilerin gelişmesi sonucu, bu üniversitelerin
Tekstil ve Moda Tasarımı bölümleri ile ortak projeler yürütülmekte çok başarılı
sonuçlar alınmaktadır. Örneğin; Almanya- Flensburg Üniversitesi ile 20 -30 öğrencimizin katıldığı yüzey
tasarımı projesi ve aksesuar tasarımı projeleri yürütülmüş, karşılıklı
sergiler
açılmış, yayınlar yapılmıştır. Ortak çalışmalarımız beş yıldır başarılı bir
şekilde sürdürülmektedir. Yine aynı şekilde Almanya- Halle Sanat Üniversitesi
ile de ortak olarak dokuma kumaş tasarımı projesi yürütülmüş karşılıklı
sergiler açılmış yayınlar yapılmıştır.
Bölümümüz,
Avrupa’nın sayılı ilk 15-20 bölümü içinde yer almakta, bu çerçevede uluslararası
etkinliklere davet edilmektedir.
90
lı yıllarda başlamış olan, endüstri ile yakın ilişkiler ve işbirlikleri daha da
artarak sürdürülmüş, özellikle İTKİB ve Giyim Sanayileri Derneği (GSD) ile
ortak çalışmalar yapılmıştır. Gerek bu kurumların gerekse tekstil firmalarının
yeni yeni yarışmalar açmaya başlamasıyla dokuma, baskı ve giysi tasarımı, aksesuar
tasarımı alanlarında, öğrencilerimiz pek çok başarılı sonuçlar almışlardır.
21
yıldan bu yana İHKİB tarafından düzenli ve kesintisiz yapılan, tüm genç
tasarımcılara ve okullara açık, niteliği yüksek “Koza Genç Moda Tasarımcıları”
yarışmasında bugüne kadar verilmiş olan 63 ödülün 33’ünü, İTHİB tarafından 8
yıldan beri düzenlenen “Kumaş Tasarımı Yarışması”nda 24 ödülden 12 sini, yine
aynı şekilde, katılmış oldukları diğer pek çok yarışmada da verilen ödüllerin
daima yarıdan fazlasını bölümümüz öğrencileri kazanmışlardır.
Ayrıca
pek çok öğrencimiz uluslararası yarışmalarda dereceye girerek başarılı
olmuşlardır. Bugün de bu başarılarını ulusal ve uluslararası alanda artarak sürdürmektedirler.
2000
li yıllardan itibaren artan bir şekilde endüstri kuruluşları ile de ortak
projeler üretilmekte pek çok firma da bu yönde ortak projeler yapmak için taleplerde
bulunmaktadır. Sadece son beş
yılda çeşitli tekstil firmaları ile baskı, dokuma, triko, aksesuar tasarımları,
lif sanatı ve çevrede lif sanatı alanlarında 18 ortak proje yapılmış tüm
öğrencilerimizin projelere katılımı sağlanmış, sergileri ve yayınları
yapılmıştır.
Son
on yılda uygulanmakta olan, Bologna Süreci’ne uygun olarak düzenlenen yeni
müfredat programına göre pek çok seçmeli ders açılarak öğrencilerimize
olabildiğince geniş seçme özgürlüğü sağlanmaktadır. Lisans öğreniminin yanı
sıra Sosyal Bilimler Enstitüsü üzerinden Yüksek Lisans ve Sanatta Yeterlik
programlarına da öğrenci kabul eden bölümümüz lisansta olduğu gibi bu alanda da
öncelikle tercih edilen bir bölümdür. Genel olarak müfredat programı ağır
olmakla birlikte, binlerce aday arasından seçilmiş öğrencilerimizin başarılı ve
mutlu olduklarını, tamamına yakınının da tasarımcı olarak çalıştıklarını görmekteyiz.
Mezun
olmuş bir öğrencimizin, okulumuz ile ilgili duygu, düşünce ve değerlendirmelerini
içeren uzunca bir yazısından almış olduğum birkaç cümlesi, sanırım tüm öğrencilerimizin duygu ve düşüncelerini
de temsil eder.
“Okul” demek benim için Mimar Sinan demek; “Lise” var bir de- lise başka
bir şey, kamp gibi daha çok…
…Kendi kendime daha okumayı bilmezken çiziktirmeye başladığım tek kolu
uzun tek kolu kısa kadınlara giydirdiğim yamuk eteklere ok çıkarıp ”lila
kadife” yahut “çiçekli pamuk” yazardım diye, ailemi tümüyle karşıma alıp Güzel
Sanatlara girmeye karar verdiğimi açıklamaya nasıl cüret etmiştim?… annemin bir gün bana küçümseyerek
yönelttiği “Kızım, kaç bin kişi giriyor, 20 kişi alıyorlar 20 kişiden biri mi
olacaksın sorusuna neye dayanarak “Evet”… cevabını verebilmiştim. Belki de
gençlikten! İşte “Okul”u ben bu
kadar istemiştim. …
Okul; en çok da ne olursam olayım hep “ben” olabildiğim tek yerdi….
Okul; her gün bambaşka bir macera sunardı….
..İstanbul konulu döşemelik desenler hazırlamam gerektiğnde İstanbul’un
simgesel yapılarını çizmeksizin nasıl anlatabileceğimi değerlendirirken birden
aslında İstanbul’un bin- yıllarca üst üste yığılarak oluşmuş büyüleyici ve
esrarlı bir birikinti olduğunu keşfedebilirdim…
Okul; bir kendini keşfetme yoluydu… Rana ÖZTOK http://benimyuzumden.blogspot.com/2012_03_01_archive.html
Eğitim ve öğretimimizde;
öğrencilerin özgür, özgün, yaratıcı ve kendine özgü olması ilkesinden hiçbir
zaman vazgeçmeden, bilgisayarın ve her türlü tekniğin tüm olanaklarından
yararlanmakla birlikte önerilerini, düşüncelerini, ilk çizimlerini daima ve
kesinlikle el çizimi ile
görselleştirmeleri ilkesi halen sürdürülmektedir.
Arşivimizden çıkan bu
öğrenci çalışmaları, 1970 ler, 1980 ler, 1990 lar ve 2000 ler olarak bir tarih
sıralamasıyla sunuldu. Böylece yıllar arasındaki değişmeyi, gelişmeyi,
malzemeyi, anlayış, yaklaşım ve ifade farklarını, ders programlarının gelişmesi
ve dönüşmesinden, atölye uygulama olanaklarının gelişmesine kadar pek çok
etkenin ortak sonucu görülüp değerlendirilebilecektir.
Tekstil ve Moda Tasarımı
Bölümü’müzün, kuruluşundan bugüne; gerek Akademi, gerekse Üniversite bünyesinde iken resim, heykel,
mimarlık, tasarım dalları, görsel sanatlar, sahne sanatları, müzik dalları ile
yan yana ve iç içe olması, onlardan hem yararlanarak hem de kendisi ile
kıyaslayarak kendisini daha iyi ve doğru konumlandırabilmesi de, başarısındaki
en önemli ve ayırıcı etkenlerden biridir.
2008 yılından bu güne,
Prof. Kemal CAN’ın bölüm başkanlığında, tüm öğretim elemanlarımızın ve
öğrencilerimizin de katkılarıyla, bölümümüzün çalışmalarının ve başarılarının
artarak devam ettiğini görmekle; bizlerden önceki hocalarımızın ve
meslektaşlarımızın özverili çalışmalarının ve başarılarının sürdürülmesini
sağlayarak, vefa borcumuzu da ödeyebiliyor isek ne mutlu.
Kuruluşumuzun 75. Yılında,
tüm mezunlarımıza ve öğrencilerimize, başlangıçtan bu yana bölümümüzde görev
almış tüm öğretim elemanlarımıza, çalışanlarımıza, üniversitemize, fakültemize,
bizleri destekleyen tekstil kuruluşlarına sevgilerimizi, saygılarımızı, ve teşekkürlerimizi
sunarız.
Geçmişin Tanıkları
Bizler için Akademili ya da onun geleneğinden gelen Mimar Sinanlı olmanın, tam olarak tarif edilemeyen anlamı, sevgisi, çok boyutlu nerede ise elle tutulacak kadar yoğundur. Yaşantılarımızda iyiye, doğruya, güzele dair ne varsa, unutulamaz günler geçirdiğimiz bu kutsal mekanımızla bir şekilde ilişkilidir.
Sanayi-i Nefise – Akademi - Mimar Sinan bizler için okuldur, ekoldür, baykuş yuvasıdır, sevgilidir. Rıhtımda hararetli tartışmalara ortak ettiğimiz sıcak çayımız, martılarla paylaştığımız simitlerimizdir. Kedili koridorlarımız, anılarımızın takılı kaldığı dersliklerimiz, atölyelerimizdir. Renkli paletlerimiz, temizlenmemiş fırçalarımız, parmaklarımızın doğal uzantıları haline gelen kalemlerimizdir… Okulumuz, üzerinde geleceğimizi yapılandırdığımız varoluş nedenimiz, temelimiz, ortak (öz)geçmişimizdir.
Bu sergi bölümümüzün, ortak geçmişimizin somut hali niteliğindeki arşivimizde bulunan değerli belgelerden oluşturulan bir seçkidir. Bu retrospektif sergiye “geçmişin tanıkları” da denilebilir.
Şüphesiz ki, arşivimizde bulunan çalışmalar yalnızca sergilenenler ile sınırlı değildir. Aslında arşivde yer alan birbirinden değerli her çalışmayı sergilemek isterdik. Ancak fiziki şartlar nedeni ile bir seçim yapmak durumunda kaldık. Planladığımızdan daha uzun süren titiz, zorlu, zevkli ve duygu yüklü bir atmosfer içinde yapılan seçimlerde, uygulatan ve uygulayana bakmadan, o dönemlerde yapılanları anlatan örnekleri, temsilcileri belirlemeye, seçmeye çalıştık. Çalışırken çoğu kez kendimizi kaybedip anılara dalıp gittik. Tekrar başa döndük. Yine de seçim sırasında belki gözümüzden kaçan eksiklerimiz, hatalarımız olmuştur. Çünkü bizim de son ana kadar “Keşke şu işi de koysaydık…” dediğimiz oldu. Bu durumun sergi sonuna kadar da süreceğinden eminiz.
2008 yılından beri Başkanlık görevini üstlendiğim Bölümümüzün her faaliyetinde olduğu gibi, bu etkinliğimizde de eğer bir hatamız olmuş ise sorumluluk benim, eğer ortada bir başarı varsa bölümümdeki tüm arkadaşlarımındır.
Sergimiz, konsept gereğince, gerçekten hali hazırda arşivde var olanlarla gerçekleştirildi. Hazırlık aşamasında özel arşivlerden bir şey istenmedi. Sergilenen çalışmalar yalnızca üzerlerinde yazılanları değil, o dönemdeki herkesi, her çalışmayı, her emeği, ortak paylaşımları ve tüm yaratıcı faaliyetleri temsil etmektedir. Bu nedenle onlara sonradan hiçbir müdahalede bulunulmadı. Uygulama sırasındaki anlatımlara, eleştirilere, yönlendirmelere dair kurşun kalem izlerine, skeçlere, kadrajlara dokunulmadı. Eğer çok ge-
rekmiyorsa yeniden paspartulanmadı, restore edilmedi. Yine konsept gereği, bilinen en eski, en klasik usulde sergilenmesi uygun görüldü.
Daha öncekilerdeki gibi, bu faaliyetlerimizde de hareket noktamız, birer Sanayi-i Nefiseli-Akademili-Mimar Sinanlı olarak başta torunları olduğumuz Mimar Sinan ve Osman Hamdi Bey olmak üzere, bizleri yetiştiren tüm hocalarımıza, mezunlarımıza, arkadaşlarımıza ve öğrencilerimize karşı duyduğumuz sevgimiz, saygımız ve sorumluluğumuzdur.
Bu sergimiz de dahil olmak üzere, etkinlik çerçevesinde yapacağımız diğer faaliyetlerin de sponsorluğunu üstlenen, eğitim kalitemizin yükseltilmesi konusunda destek veren Maba Tekstil San. ve Tic. A.Ş. , Bakay Tekstil San. ve Tic. A.Ş, Süvari Erkek Giyim ve Faber Castell‘in değerli yöneticilerine, birlikte çalışmaktan her zaman onur ve gurur duyduğum, motivasyonları yüksek, üretken, çok sevdiğim değerli bölüm arkadaşlarıma, öğrencilerime ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Prof. Kemal Can
Tekstil ve Moda Tasarımı Bölüm Başkanı