10 Şubat 2014 Pazartesi

''Geçmişin Tanıkları''-Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Retrospektif Sergisi


Bölümümüzün kuruluşunun 75. yılında, geçmişini belgelemeyi ve bir durum saptaması yapmayı amaçlayan ''Geçmişin Tanıkları''-Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü Retrospektif Sergisi 05-14 Şubat 2014 tarihleri arasında Mimar Sinan ve Osman Hamdi Bey Salonlarında gerçekleştirilmiştir.

SUNUŞ

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi – Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nün kuruluşunun 75. yılında,geçmişini görselleştirmeyi bir başka deyişle belgelemeyi ve bir durum saptaması yapmayı amaçlayan bu bölüm sergisi nedeniyle bir sunum yazısı yazmak; 45 yıldan beri öğrenci, öğretim üyesi ve bölüm başkanı olarak, bu bölümü bizzat yaşamış ve yaşamakta olan bir kişi için,subjektif olmadan, olabildiğince dışarıdan bakmaya özen göstererek, bölümü, sergiyi ve sergideki eski yeni tüm çalışmaları; ortaya çıkmış oldukları zamansal, mekansal, tarihsel ve eğitimsel süreçleri içinde  değerlendirmenin zor olduğunu biliyorum.

1882 de Osman Hamdi Bey tarafından “Sanayi-i Nefise Mekteb-i Ali” si olarak kurulan, 1927 de Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından “Güzel Sanatlar Akademisi”ne dönüştürülen, bugün “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi” olarak eğitim öğretimi sürdüren bu sanat kurumu başından beri daima çağdaşlığı, yeniliği, sanat ve tasarım alanlarında öncü olmayı ilke edinmiştir.

Gerek Osmanlı döneminde gerekse yeni kurulmuş Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de tekstil alanında sanayi üretimi yok denecek kadar azdı. Batıdaki, özellikle de İngiltere’deki sanayi devriminin sonucu olarak, Osmanlı İmparatorluğunun son yüzyılında büyük miktarda ithal tekstil ürünlerinin ülkeye girmesi ile zaten el üretimine ve küçük atölyelere dayalı olan yerli üretimler de neredeyse yok olmuştu.

1933 yılından başlayarak özellikle Sümerbank Tekstil İşletmelerinin de kurulmasıyla, endüstriyel tekstil üretiminin artmış olması, bu alanda eğitimli insan ihtiyacını da ortaya çıkardı. Aynı yıllarda Güzel Sanatlar Akademisi mezunu Sabih GÖZEN devlet tarafından, öğrenim için Almanya-Berlin’e gönderildi. Akademi’ye öğretim elemanı olarak döndükten sonra, 1938 yılında “Tezyini Sanatlar” Bölümünün içinde “Tekstil Desenleri” Atölyesini kurdu.

Kendisinin anlatımıyla: ..... bana telefon Burhan Topraktan; “lütfen Akademiye gelir misin?” Gittim. “Böyle bir boş yer var” dediler, “Umumi Tezyinat ... burayı kabul eder misiniz?” Benim idealim de zaten tekstil kurmak. İdeal bir şey... “tamam” dedim, kabul ettim. Hemen girdim ama “Umumi Tezyinat”, manası olmayan bir şey… Ne demek umumi tezyinat? Olmaz böyle şey! Umumisi, hususisi mi olur? Tezyinat Tezyinattır. Dekorasyon dekorasyondur. Umumi dekorasyon hususi dekorasyon diye bir saçma şey olmaz. Tabi ben onun ismini değiştirdim. “Tekstil Desenleri” yaptım. Ama elimde imkanlar azdı. İdealim Tekstil Desenleri Atölyesi’ni dört başı mamur kurmaktı; baskı atölyeleri, dokuma atölyeleri, halı atölyeleri, boya atölyeleri... Bunlar olacak.
(Akademiye Tanıklık 3, Prof. Sabih Gözen söyleşisi, 2001)

1938 den 1978 yılına kadar, Prof. Sabih Gözen’in bölüm başkanı olarak görev yaptığı dönemde özellikle baskı kumaş desenlerine ağırlık verilmiş, mezunlar çoğunlukla tekstil sektöründe baskı atölye ve fabrikalarında, desen bürolarında aktif olarak çalışmışlardır. Yine bu dönemde öğretim elemanı olarak yetiştirilmek üzere yurt dışına öğrenciler gönderilmiş, dönüşlerinde bölümlerinde görev alarak, yeni bilgi ve deneyimlerini aktarmaya çalışmışlardır.

…Ben istediğimi yaptım. Birkaç adamı Avrupa’ya gönderdim. Çok iyi talebeler çıktı içlerinden... Ben memnunum. İnşallah ileriye götürürler. Ben istiyordum ki her sene defile yapalım. Dokuduğumuz bastığımız kumaşları biz biçip dikelim. Güzel kızlarımıza bunları giydirelim. Podyuma çıkartalım onları. Her sene bunlardan bir defile yapalım. Aransın, “Akademi defilesi var bugün” diye. Gayem buydu benim. Bütün Türkiye “Akademi defilesine gidiyoruz” diye heyecan duyacak. O zaman olacak....(A.g.e. Prof. Sabih Gözen Söyleşisi 2001)

1978 yılından itibaren, Prof. Beyhan SALDIRAY’ın bölüm başkanlığı sırasında müfredata dokuma tasarımı dersleri konularak bir de dokuma atölyesi açıldı. Bunun yanında tekstil boya kimyası laboratuarı da açılarak, ilgili dersler de müfredata eklendi. Sergilenen öğrenci çalışmalarında da görüldüğü gibi, 1980’lerden önceki yılların eğitim programları daha çok yüzey tasarımına dayanmakta, büyük yüzeylere kumaş desenleri yapılmakta idi. Ancak bu desenler öyle ayrıntılı teknik çözümleri de içeriyolardı ki, kolayca basılıp uygulanabilirlerdi. Sergide sadece 70 li yıllardan itibaren yapılmış ve saklanmış desenlerin olmasını, Prof. Beyhan SALDIRAY’ın aşağıdaki sözleri sanırım daha iyi açıklıyor.

…Öğrencilik yıllarımızda, özenle çalışarak tamamladığımız ödevlerimiz notlandırılarak, zaman zaman yarışmalara sokularak işlevlerini tamamlar ve bizlere iade edilirlerdi. Onlar da ömür boyu saklanacakmış gibi korunurdu önceleri. Oysa uzunca bir müddet sonra eski önemlerini yitirerek saklandıkları yerde unutulur yok olur giderlerdi çoğu zaman. Sonraları çok düzenli olmasa da bir arşivleme anlayışı gelişmeye başladı. Hatta 1960 – 1970’ler arası ... muhtelif mekanlarda sergilendi bunların bazıları... Giderek slayta alma yöntemi denendi; ancak doğal haliyle görmenin tadı yakalanamadığından uygun bulunmadı. Yeniden, desenlerin orijinallerinin arşivlenmesi benimsendi. Bunların su yüzüne çıkması için zaman zaman fırsatlar oluştu…
(Desenler, Prof. Beyhan Saldıray – 1998)
1980 li yıllardan itibaren tekstil ve giyim sektörünün uluslararası pazarlara açılmaya başlaması, ihracatın ve ithalatın artmasıyla tekstil tasarımcılarının çalışma alanları da gelişmeye ve genişlemeye başladı. Avrupa’daki uluslararası fuarlara öğrenci ve öğretim elemanlarımız sergilerle ve çalışmalarıyla katılmaya başladı. Yurt dışında da öğrenim görmüş olan üçüncü kuşak öğretim elemanlarının da bölümde görev almış olmasıyla uluslararası ilişkiler daha da etkili ve verimli olarak yürütülmeye başlanmış oldu.

Ayrıca tekstil sektörü ile ilk kez bu yıllarda üniversite- sanayi işbirliği çerçevesinde ortak çalışmalar yapılmaya başlandı. 1980 ler aynı zamanda YÖK ile ortaya çıkan yeni yapılanmalara uyum sağlama çabalarına sahne oldu. Ancak yerleşik gelenek ve deneyimlerinin sayesinde; bölümümüz, eğitim öğretimini olumsuzluklardan fazla zarar görmeden sürdürebildi.

1990 larda bölümün müfredatında giysi tasarımı ile ilgili dersler, projeler ve atölyeler de yer almaya başladı. Böylece Tekstil Tasarımı Bölümü “Tekstil Anasanat Dalı” altında: Dokuma Tasarımı Sanat Dalı, Baskı Tasarımı Sanat Dalı, Giysi Tasarımı Sanat Dalı olarak yeniden düzenlenmiş oldu.

2000 -2002 yılları arasında bölüm başkanlığı yapmış olan Prof. Aygun TUĞAY da gerek Giysi Tasarımı Sanat Dalı’nın sorumlusu gerekse bölüm başkanı olarak, bölümün gelişiminin ve başarılarının aynı şekilde sürdürülmesini sağladı.

2002- 2008 yılları arasında, benim bölüm başkanlığı yapmış olduğum dönem, kredili sistemin uygulanmaya başlaması, üniversitemizin ve bölümümüzün uluslararası ilişkilerinin geliştirilmesi ve  birçok Avrupa üniversitesi ile Erasmus çerçevesinde öğrenci değişimlerinin yapılmaya başlamasına rastlamış oldu. Halen bölümümüzde her yarıyıl Avrupa üniversitelerinden 10 dolayında Erasmus öğrencisi öğrenim görmekte, 4 öğrencimiz de aynı şekilde yurtdışına gönderilmektedir.
Gerek uluslararası öğrenci değişimlerinin, gerekse öğretim elemanlarımızın, bölümümüzün, fakültemizin ve üniversitemizin kurmuş olduğu yurtdışı üniversiteler ve bölümlerle ilişkilerin gelişmesi sonucu, bu üniversitelerin Tekstil ve Moda Tasarımı bölümleri ile ortak projeler yürütülmekte çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Örneğin; Almanya- Flensburg  Üniversitesi ile 20 -30 öğrencimizin katıldığı yüzey tasarımı projesi ve aksesuar tasarımı projeleri yürütülmüş, karşılıklı
sergiler açılmış, yayınlar yapılmıştır. Ortak çalışmalarımız beş yıldır başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Yine aynı şekilde Almanya- Halle Sanat Üniversitesi ile de ortak olarak dokuma kumaş tasarımı projesi yürütülmüş karşılıklı sergiler açılmış yayınlar yapılmıştır.
Bölümümüz, Avrupa’nın sayılı ilk 15-20 bölümü içinde yer almakta, bu çerçevede uluslararası etkinliklere davet edilmektedir.

90 lı yıllarda başlamış olan, endüstri ile yakın ilişkiler ve işbirlikleri daha da artarak sürdürülmüş, özellikle İTKİB ve Giyim Sanayileri Derneği (GSD) ile ortak çalışmalar yapılmıştır. Gerek bu kurumların gerekse tekstil firmalarının yeni yeni yarışmalar açmaya başlamasıyla dokuma, baskı ve giysi tasarımı, aksesuar tasarımı alanlarında, öğrencilerimiz pek çok başarılı sonuçlar almışlardır.
21 yıldan bu yana İHKİB tarafından düzenli ve kesintisiz yapılan, tüm genç tasarımcılara ve okullara açık, niteliği yüksek “Koza Genç Moda Tasarımcıları” yarışmasında bugüne kadar verilmiş olan 63 ödülün 33’ünü, İTHİB tarafından 8 yıldan beri düzenlenen “Kumaş Tasarımı Yarışması”nda 24 ödülden 12 sini, yine aynı şekilde, katılmış oldukları diğer pek çok yarışmada da verilen ödüllerin daima yarıdan fazlasını bölümümüz öğrencileri kazanmışlardır.
Ayrıca pek çok öğrencimiz uluslararası yarışmalarda dereceye girerek başarılı olmuşlardır. Bugün de bu başarılarını ulusal ve uluslararası alanda artarak sürdürmektedirler.

2000 li yıllardan itibaren artan bir şekilde endüstri kuruluşları ile de ortak projeler üretilmekte pek çok firma da bu yönde ortak projeler yapmak için taleplerde bulunmaktadır.  Sadece son beş yılda çeşitli tekstil firmaları ile baskı, dokuma, triko, aksesuar tasarımları, lif sanatı ve çevrede lif sanatı alanlarında 18 ortak proje yapılmış tüm öğrencilerimizin projelere katılımı sağlanmış, sergileri ve yayınları yapılmıştır.

Son on yılda uygulanmakta olan, Bologna Süreci’ne uygun olarak düzenlenen yeni müfredat programına göre pek çok seçmeli ders açılarak öğrencilerimize olabildiğince geniş seçme özgürlüğü sağlanmaktadır. Lisans öğreniminin yanı sıra Sosyal Bilimler Enstitüsü üzerinden Yüksek Lisans ve Sanatta Yeterlik programlarına da öğrenci kabul eden bölümümüz lisansta olduğu gibi bu alanda da öncelikle tercih edilen bir bölümdür. Genel olarak müfredat programı ağır olmakla birlikte, binlerce aday arasından seçilmiş öğrencilerimizin başarılı ve mutlu olduklarını, tamamına yakınının da tasarımcı olarak çalıştıklarını görmekteyiz.
Mezun olmuş bir öğrencimizin, okulumuz ile ilgili duygu, düşünce ve değerlendirmelerini içeren uzunca bir yazısından almış olduğum birkaç cümlesi, sanırım  tüm öğrencilerimizin duygu ve düşüncelerini de temsil eder.

“Okul” demek benim için Mimar Sinan demek; “Lise” var bir de- lise başka bir şey, kamp gibi daha çok…
…Kendi kendime daha okumayı bilmezken çiziktirmeye başladığım tek kolu uzun tek kolu kısa kadınlara giydirdiğim yamuk eteklere ok çıkarıp ”lila kadife” yahut “çiçekli pamuk” yazardım diye, ailemi tümüyle karşıma alıp Güzel Sanatlara girmeye karar verdiğimi açıklamaya nasıl cüret etmiştim?…  annemin bir gün bana küçümseyerek yönelttiği “Kızım, kaç bin kişi giriyor, 20 kişi alıyorlar 20 kişiden biri mi olacaksın sorusuna neye dayanarak “Evet”… cevabını verebilmiştim. Belki de gençlikten! İşte  “Okul”u ben bu kadar istemiştim. …
Okul; en çok da ne olursam olayım hep “ben” olabildiğim tek yerdi….
Okul; her gün bambaşka bir macera sunardı….
..İstanbul konulu döşemelik desenler hazırlamam gerektiğnde İstanbul’un simgesel yapılarını çizmeksizin nasıl anlatabileceğimi değerlendirirken birden aslında İstanbul’un bin- yıllarca üst üste yığılarak oluşmuş büyüleyici ve esrarlı bir birikinti olduğunu keşfedebilirdim…
Okul; bir kendini keşfetme yoluydu…  Rana ÖZTOK http://benimyuzumden.blogspot.com/2012_03_01_archive.html

Eğitim ve öğretimimizde; öğrencilerin özgür, özgün, yaratıcı ve kendine özgü olması ilkesinden hiçbir zaman vazgeçmeden, bilgisayarın ve her türlü tekniğin tüm olanaklarından yararlanmakla birlikte önerilerini, düşüncelerini, ilk çizimlerini daima ve kesinlikle  el çizimi ile görselleştirmeleri ilkesi halen sürdürülmektedir.

Arşivimizden çıkan bu öğrenci çalışmaları, 1970 ler, 1980 ler, 1990 lar ve 2000 ler olarak bir tarih sıralamasıyla sunuldu. Böylece yıllar arasındaki değişmeyi, gelişmeyi, malzemeyi, anlayış, yaklaşım ve ifade farklarını, ders programlarının gelişmesi ve dönüşmesinden, atölye uygulama olanaklarının gelişmesine kadar pek çok etkenin ortak sonucu görülüp değerlendirilebilecektir.

Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’müzün, kuruluşundan bugüne;  gerek Akademi, gerekse Üniversite bünyesinde iken resim, heykel, mimarlık, tasarım dalları, görsel sanatlar, sahne sanatları, müzik dalları ile yan yana ve iç içe olması, onlardan hem yararlanarak hem de kendisi ile kıyaslayarak kendisini daha iyi ve doğru konumlandırabilmesi de, başarısındaki en önemli ve ayırıcı etkenlerden biridir.

2008 yılından bu güne, Prof. Kemal CAN’ın bölüm başkanlığında, tüm öğretim elemanlarımızın ve öğrencilerimizin de katkılarıyla, bölümümüzün çalışmalarının ve başarılarının artarak devam ettiğini görmekle; bizlerden önceki hocalarımızın ve meslektaşlarımızın özverili çalışmalarının ve başarılarının sürdürülmesini sağlayarak, vefa borcumuzu da ödeyebiliyor isek ne mutlu.  

Kuruluşumuzun 75. Yılında, tüm mezunlarımıza ve öğrencilerimize, başlangıçtan bu yana bölümümüzde görev almış tüm öğretim elemanlarımıza, çalışanlarımıza, üniversitemize, fakültemize, bizleri destekleyen tekstil kuruluşlarına sevgilerimizi, saygılarımızı, ve teşekkürlerimizi sunarız.

                                                                          Prof. Zeki ALPAN
                                                                                   Ocak 2014



Geçmişin Tanıkları

 Bizler için Akademili ya da onun geleneğinden gelen Mimar Sinanlı olmanın, tam olarak tarif edilemeyen anlamı, sevgisi,  çok boyutlu nerede ise elle tutulacak kadar yoğundur. Yaşantılarımızda iyiye, doğruya, güzele dair ne varsa, unutulamaz günler geçirdiğimiz bu kutsal mekanımızla bir şekilde ilişkilidir.

Sanayi-i Nefise – Akademi - Mimar Sinan bizler için okuldur, ekoldür, baykuş yuvasıdır, sevgilidir. Rıhtımda hararetli tartışmalara ortak ettiğimiz sıcak çayımız, martılarla paylaştığımız simitlerimizdir. Kedili koridorlarımız, anılarımızın takılı kaldığı dersliklerimiz, atölyelerimizdir. Renkli paletlerimiz, temizlenmemiş fırçalarımız, parmaklarımızın doğal uzantıları haline gelen kalemlerimizdir… Okulumuz, üzerinde geleceğimizi yapılandırdığımız varoluş nedenimiz, temelimiz,  ortak (öz)geçmişimizdir.

Bu sergi bölümümüzün, ortak geçmişimizin somut hali niteliğindeki arşivimizde bulunan değerli belgelerden oluşturulan bir seçkidir. Bu retrospektif sergiye “geçmişin tanıkları” da denilebilir.

Şüphesiz ki, arşivimizde bulunan çalışmalar yalnızca sergilenenler  ile sınırlı değildir.  Aslında arşivde yer alan birbirinden değerli  her çalışmayı sergilemek isterdik. Ancak fiziki şartlar nedeni ile bir seçim yapmak durumunda kaldık. Planladığımızdan daha uzun süren titiz, zorlu, zevkli  ve duygu yüklü bir atmosfer içinde yapılan seçimlerde, uygulatan ve uygulayana bakmadan, o dönemlerde yapılanları anlatan örnekleri, temsilcileri belirlemeye, seçmeye çalıştık. Çalışırken çoğu kez kendimizi kaybedip anılara dalıp gittik. Tekrar başa döndük. Yine de seçim sırasında belki gözümüzden kaçan eksiklerimiz, hatalarımız olmuştur. Çünkü bizim de son ana kadar “Keşke şu işi de koysaydık…” dediğimiz oldu. Bu durumun sergi sonuna kadar da süreceğinden eminiz.

2008 yılından beri Başkanlık görevini üstlendiğim Bölümümüzün her faaliyetinde olduğu gibi, bu etkinliğimizde de eğer bir hatamız olmuş ise sorumluluk benim, eğer ortada bir başarı varsa bölümümdeki tüm arkadaşlarımındır.

Sergimiz, konsept gereğince, gerçekten hali hazırda arşivde var olanlarla gerçekleştirildi. Hazırlık aşamasında özel arşivlerden bir şey istenmedi. Sergilenen çalışmalar yalnızca üzerlerinde yazılanları değil, o dönemdeki herkesi, her çalışmayı, her emeği, ortak paylaşımları ve tüm yaratıcı faaliyetleri temsil etmektedir.  Bu nedenle onlara  sonradan hiçbir müdahalede bulunulmadı. Uygulama sırasındaki anlatımlara, eleştirilere, yönlendirmelere dair kurşun kalem izlerine, skeçlere, kadrajlara dokunulmadı. Eğer çok ge-
rekmiyorsa yeniden paspartulanmadı, restore edilmedi. Yine konsept gereği, bilinen en eski, en klasik usulde sergilenmesi  uygun görüldü. 

Daha öncekilerdeki gibi, bu faaliyetlerimizde de hareket noktamız, birer Sanayi-i Nefiseli-Akademili-Mimar Sinanlı olarak başta torunları olduğumuz Mimar Sinan ve Osman Hamdi Bey olmak üzere, bizleri yetiştiren tüm hocalarımıza, mezunlarımıza, arkadaşlarımıza ve öğrencilerimize karşı duyduğumuz sevgimiz, saygımız ve sorumluluğumuzdur.

Bu sergimiz de dahil olmak üzere, etkinlik çerçevesinde yapacağımız diğer faaliyetlerin de sponsorluğunu üstlenen, eğitim kalitemizin yükseltilmesi konusunda destek veren Maba Tekstil  San. ve Tic. A.Ş. , Bakay Tekstil  San. ve Tic. A.Ş, Süvari Erkek Giyim ve Faber Castell‘in değerli yöneticilerine, birlikte çalışmaktan her zaman onur ve gurur duyduğum, motivasyonları yüksek, üretken, çok sevdiğim değerli bölüm arkadaşlarıma, öğrencilerime ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.

Saygılarımla.

Prof. Kemal Can
Tekstil ve Moda Tasarımı Bölüm Başkanı