19 Aralık 2012 Çarşamba

Semboller ve Güncel Yorumları Sergisi Açılışı

Bölümümüzün,Almanya Flensburg Üniversitesi Estetik ve Kültürel Eğitim Enstitüsü Tekstil Bölümü ile 2008 - 2009 Eğitim Yılından bu yana sürdürdüğü projelerden sonuncusu; 2010-2011 Bahar Döneminde başlayan 'Tekstil Tasarımında Süslemeler - Ornaments' başlıklı çalışmadır.Bu projede amaçlanan; öğrencilerin seçecekleri geleneksel sembolleri, tasarlayacakları kumaş desenlerinde yorumlayarak bize hatırlatmalarıdır.Öğrencilerimizin tercih ettiği gül, karanfil, lale ve kuş sembolleri ile Flensburg'lu öğrencilerin seçtiği balık sembolü , her iki grubun desenlerinde güncel bir bakış açısıyla yorumlanmıştır.
17 Aralık 2012 tarihinde MSGSU Bomonti Yerleşkesi, Bedri Rahmi Eyüboğlu Salonu'nda açılışı gerçekleşen sergi, bölümümüz öğrencilerinin konu ile ilgili yapmış olduğu desenleri kapsamaktadır.

Yönetenler
Prof.Zeki Alpan
Prof.Norbert Schütz
Doç.Gaye Kırlıdökme Belen
Yrd.Doç. Nesrin Türkmen
Dr. Anna Sophie Müller
Arş.Gör.Tuna Karayaka

Sergiye Katılan Öğrenciler
Ayça Şişman
B.Dilara Beşe
Handan Doğu
Cristina Brinza
F.Ceren Güneş
Canan Çetinkaya
Gamze Güneş
Esra Kurtçu
Seher Baş
Elçin Şen
İlke Usluca
Özde Aybey
Kevser Üstün
Lena Hohenwald
Tuğçe Özçelik Baba
Yenai Marcos Roca
Tuba İskender
Hilal Beder
Seda Şen

Sergi Uygulama
Arş.Gör.Tuna Karayaka
Arş.Gör.Damla Yücebaş











18 Aralık 2012 Salı

Prof.Kemal Can ''Büyük Atatürk’ün Kıyafetler Konusunda Ciddi Olarak Attığı Adımlar Nelerdi'' Konulu Sempozyuma Konuşmacı Olarak Katılmıştır


Bölüm Başkanımız Prof. Kemal Can, 18 Aralık 2012 tarihinde Türk Amerikan Üniversiteliler Derneği'nde düzenlenen ''Büyük Atatürk’ün Kıyafetler Konusunda Ciddi Olarak Attığı Adımlar Nelerdi'' konulu sempozyuma ''Atatürk ve Giyim'' başlıklı bildirisiyle katılmıştır.Metni aşağıda paylaşıyoruz;

Atatürk ve Giyim

Değerli katılımcılar Hepiniz hoşgeldiniz.
Sempozyuma ilişkin konuşmama başlamadan önce, nazik davetlerinden dolayı  sayın Ayşe Cebesoy Sarıalp’e ve derneğin diğer sayın yöneticilerine çok teşekkür ederim.
İzninizle, çok kısaca kendimi tanıtayım. Ben Prof. Kemal Can, M.S.G.Ü. G.S.F. Tekstil ve Moda Tasarımı Bölüm Başkanıyım. Tekstil tasarımcısı, tekstil sanatçısı ve eğitimci-akademisyen kimliklerimle karşınızdayım. Giysi ve Giysi-Moda tasarımcılığı eğitimini verdiğimiz tasarım alanının alt başlıklarından biridir. Dokuma, baskı, triko ve lif sanatı konumuz ile ilgili diğer alanlardır.
Uzmanlık alanım ve konumum gereği ,yapacağım konuşma, özel detaylardan daha ziyade genel tanımlamalar üzerinde yapılanacaktır. Ne kadar becerebilirim bilemiyorum ama didaktik bir sunum yapmamaya özen göstereceğim.
Atatürk ve giysi konusuna değinmeden önce, tekstil konusu ile ilgili bazı genel açıklamalarda bulunmak isterim.
İkinci bir deri gibi, doğumdan ölüme kadar bizi saran, farklı mekanları, giderek çevremizi biçimlendiren, değişik atmosferler yaratan, hayatı daha yaşanılır, konforlu kılan, renklendiren…tekstilin, ilk anda farkında olunan ve daha sonra kavranabilen bazı yönleri, güçleri vardır. Bu tarafı ile medeniyetin çözgüsü ve atkısı konumundaki tekstil için, medeniyeti dokumuştur demek pek de yanlış olmaz. Örneğin, tekstil, insanların yerleşik düzene geçmesine eden olan sosyolojik olaylardan biridir. Zamanında birbirlerinden kopuk olarak yaşayan doğunun ve batının iki büyük medeniyetleri Çin ve Bizans tekstil ile kurulan bir köprü olan İpek Yolu ile ilk temaslarına başlamışlardır. Tekstil nedeni ile tarih boyunca sınırlar değişmiş, yeni haritalar çizilmiştir. Köleliğin ivme kazanarak adeta yeniden  ortaya çıkmasının, emperyalizme karşı yapılan bazı bağımsızlık savaşlarının, endüstri devriminin tetikleyici en önemli nedenlerinden biri, belki de en başta geleni tekstildir. Kısaca tekstil, maddi olarak var olmanın çok ötesinde anlamları, güçleri olan çok boyutlu, ilginç bir konudur.
Tekstilin bünyesinde saklı tuttuğu en önemli özelliklerinden biri onun anlam katabilme, anlamı değiştirebilme, başka bir değişle anlatabilme, betimleyebilme, vurgulayabilme, işaret edebilme…gücüdür. Böyle büyük bir güç, gündelik yaşam pratiği içinde yer alan başka hiçbir malzemede yoktur. Bu ifade ilk anda size çok iddialı, dikkatleri konuya çekmek için coşku ile söylenmiş bir cümle gibi gelebilir. Ancak bu durum gerçekten böyledir. Bu gerçeği küçük bir gösteri ile anlatmak mümkündür. Yaklaşık 90cm x 90cm bir ölçülerinde, beyaz bir bez parçası alalım. Bu hiçbir özelliği olmayan bez parçasının kullanılan, konulan yerlere göre hemen değişerek anlam kazandığını ve beraberinde çevresine anlam kazandırdığını göreceksiniz. Örneğin, o bezi bir masanın üstüne koyun, o masa hemen diğerlerinden farklılaşarak statü kazanır, bir bakıma resmileşir. Başınıza sarın, eğer kadınsanız –bağlama biçimiyle birlikte- başörtüsü, hatta günümüzde dini bir simge olmaktan öte  giderek ideolojik siyasi bir simgeye dönüşmüş olan türban olur. Erkekseniz- yine bağlama biçimi ile, kadınların da kullandığı- bandana ya da daha ziyade Arap bedevilerin kullandıkları keyfiye olur… belinize sarın, önlük ya da etek olur. Üçgen olarak katlayıp sırtınıza koyun şal olur. Bir sopanın ucuna takın, teslim olunduğunu ya da silahsız olduğunuzu, konuşup anlaşmaya geldiğinizi anlatan bayrak olur…..
Dikkat ederseniz tüm bunlar ve daha fazlası sadece basit, beyaz bir bez parçası ile oldu. Daha o tekstilin bünyesinde yer alabilecek, renklerden, dokulardan, motiflerden…ve onun kesilip dikilmesi ile kazanacağı yeni boyutlardan, bu konuşmaya vesile olan giysi boyutundan bahsedilmedi bile.
Yukarıda söylediklerimi bir cümle ile şöyle özetleyebilirim; tekstil anlatır.
İşte Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, giydikleri ile, kendisinin de çok iyi bildiği, tekstilin bu anlatım gücünden faydalanmıştır. Atatürk’ün giydikleri kesinlikle tesadüf değildir. Çok ince detaylarına kadar düşünülmüş, hedefe yönelik olarak planlanmış programın parçası, görsel yönüdür. Büyük Ata, ulusu için yapmak istediklerini giysileri ile anlatmakta idi. Giysiler onun görüşlerini tam olarak yansıtmak ve vurgulamaktadır. Tüm giysileri, aynı görüşleri ve söyledikleri gibi,süslemelerden, sıkıcı abartılı önermelerden uzak; sade, yalın, ilk bakışta anlaşılacak şekilde net, iddialı, parça bütün ilişkileri bakımında dengeli ve beraberlerinde anlam yüklü öncü çizgiler taşır. Ulu önder, giydiklerini nasıl taşıması gerektiğinin de farkındaydı. Kendi doğallığı içinde yaptığı jestler mimikler ve hareketler ile giydiklerine boyut kazandırıyordu. Söyledikleri ve giydikleri ile, bir bütün olarak, doğrudan beyinlere hitap ediyordu.
 Giydiklerini onun kadar iyi ve doğru taşıyan örneklere çok az rastlanır.( Bilindiği gibi günümüzde, ünlü kişilerin, bu konularla ilgili uzmanlardan oluşan danışmanları bulunmaktadır. O kişinin neyi ,ne zaman, nasıl giyineceğine, jestlerine, davranışlarına…bu kişiler –imaj makerlar, staylistler, giysi tasarımcıları..karar vermektedir.)
Osmanlı İmparatorluğunda toplumda bir kıyafet birliği yoktu. İnsanlar dini inancına, etnik kökenine, yöresine-bölgesine, geleneğine, mesleğine göre giyiniyordu. Sultan II. Mahmut döneminde sadece askerlerle memurlara setre ve pantolon, başlık olarak da fes giyme zorunluluğu getirildi. Osmanlı aydınları da batılı görünüşlü giysiler giyerek başlarına kırmızı püsküllü fes takıyorlardı.Farklı dinlere mensup din adamları ise kendilerine has dini kıyafetleri ile dolaşıyorlardı. Örneğin, medrese ulemaları siyah cübbeler ve şalvarlar giyer, başlarına birer dini simge olan beyaz sarık sarardı. Sarıklı din adamlarının halk üzerinde oldukça kuvvetli manevi etkileri vardı. Kendilerine büyük saygı gösterilirdi. Zaman içinde dini görevleri olmayan bazı kimselerde bu giysilerin etkisinden faydalanmayı düşündüler. Cüppe giyip, sarık sarmağa, dini türlü amaçlarına alet ederek kişisel ve siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmaya başladılar. Atatürk, bu konuya dikkat çeken konuşmasında "..Millete hatırlatmak isterim ki, laubaliliğe müsaade etmek asla caiz değildir. Herhalde salahiyet sahibi olmayan bu gibi kimselerin muvazzaf olan zevat ile aynı kisveyi taşımalarındaki mahzuru hükümetin nazarı dikkatine koyacağım" demişti.Yukarıdaki saptamalardan hareketle, Atatürk’e hitaben “o, iyi bir tekstil tasarımcısıydı” demenin pek bir anlamı yoktur. Ancak o,kuşkusuz çok iyi bir tasarımcıydı. Bilindiği gibi, en genel tanımlama ile tasarım, karşılaşılan probleme getirilen çözüm, tasarımcı ise o çözümü öneren kişidir. Atatürk hayatı boyunca problem çözmüştür. Ana problemin çözümüne yönelik olarak, planlı ve kararlı bir şekilde, adeta bir denklem çözer gibi, adım adım küçük problemleri çöze çöze nihai hedefe varmış, kendine inananlar ile birlikte Türkiye Cumhuriyetini kurmuştur. Onun giysileri kurmuş olduğu cumhuriyetin, laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin, adeta görsel-fiziksel üç boyutlu görüntüleri, tekstilde kodlanmış olan cipleridir.Bu nedenle onlara, özde saklı tuttuklarının-özellikle giyildikleri tarihsel dönemin ulusal ve uluslararası şartlarının farkında olunmadan, yalnızca birer giyilebilir nesneler olarak yüzeysel bir biçimde bakmak ve o normlar içinde değerlendirmek eksik, hatta yanlış olur.
Önemli olan her alanda, Atatürk bugün yaşasaydı neyi, nasıl yapardının yollarını arayıp, bulmaktır.
Büyük önder, kılık ve kıyafetteki farklılıklara son vermek, özellikle dini görünüşün kişisel - siyasi   amaçlar doğrultusunda kullanılmasını engellemek ve kurulmuş olan cumhuriyetin yeni kazanımlarını giysi yolu ile somut görüntülere dönüştürebilmek için harekete geçti. 
23 Ağustos 1925'te Kastamonu ve İnebolu'ya yaptığı gezilerde şapkayı halka göstererek giysi devriminin ilk işaretini veren Atatürk, şöyle demişti: Biz her nokta-i nazardan medeni insan olmalıyız. Fikrimiz, zihniyetimiz, tepeden tırnağa kadar medeni olacaktır. Medeni ve beynelmilel kıyafet milletimiz için layık bir kıyafettir onu giyeceğiz."



12 Aralık 2012 Çarşamba

Semboller Ve Güncel Yorumları Sergisi




The Muuse x Vogue Talents Kazananı Öğrencimiz Ece Gözen

The Muuse X Vogue Talents 2012 yarışması kazananı Mezun Öğrencimiz Ece Gözen'in Vouge dergisi ile yapılan röportajını paylaşıyoruz;

Modaseverleri dünyanın en iyi 100 yeni yeteneğiyle tanıştırmayı amaçlayan Muuse ve Vogue İtalya’nın iş birliğiyle düzenlenen The MUUSE x Vogue Talents’ın bu yılki kazananı Türk tasarımcı Ece Gözen oldu.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden mezun olan genç tasarımcıyı 300 aday arasından seçilerek ödüle götüren koleksiyonunun adı Illusional Harmony. Gözen, Muuse.com’da satılacak bir kapsül koleksiyon hazırlayacak.

                             



Bugüne kadar neler yaptın?
23 yaşındayım. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarım bölümünde öğrenim gördüm. Okul süresince de 2009 yılından bu yana Ezra Tuba Çetin ve Hakan Yıldırım gibi isimlerle birlikte çalışma firsatı buldum. Bu yıl içinde ise 20'inci İHKİB Koza Genç Tasarımcılar yarışmasında ‘Reflection’ koleksiyonumla üçüncülük ödülünü kazandım. Tam zamanlı olarak tasarım çalışmalarıma devam ediyorum.

“Illusional Harmony” koleksiyonunu nasıl tanımlarsın?
Koleksiyon, Mimar Sinan Üniversitesi diploma projem. Çıkış fikri, evrenin matematiksel yapısı üzerine çalışmalar yapan ve bu matematiği işlerine yansıtıp mükemmel bir şekilde sanatla birleştiren Escher’den aldığım ilham oldu. Onun ortaya koyduğu fikirleri moda ve tasarım alanına taşıdım. Tüm bunların sonunda ise Escher’e ait önemli işlerden ilham alan çeşitli doku ve geometrik formlar yaratarak bu koleksiyonu hazırladım. Koleksiyonu genç, taze ve yenilikçi olarak tanımlayabilirim.

MUUSE x VOGUE Talents Young Vision ödülünü kazanman nasıl gelişti?
Ekim ayında MUUSE x VOGUE Talents takımından bir davet mail’i aldım. İşlerimi görüp beğenmişler ve yarışmaya başvurmamı istediler. Katılım için son üç gün olmasına rağmen hızla dosyamı hazırladım, fırsatı kaçırmak istemedim. Sonrasında Muuse.com üzerinde bir ay boyunca online oylama yapıldı. Tüm dünyadan 300’ün üzerinde tasarımcı arasında 10 finalistten biri oldum. Son değerlendirmeyi ise Vogue İtalya’nın moda editörü Sara Maino yaptı ve dün sonuçlar açıklandı. ‘Most visionary designer 2012’ ödülünü kazanan ben oldum. Gerçekten cok sevindirici ve gurur verici bir andı benim için.

Bu ödül sana ilerleyen zamanlar için neler kazandırdı?
Uluslararası bir yarışmada aldığım ilk ödül olduğundan benim için önemi çok büyük. Hatta bir dönüm noktası olarak görüyorum bu sonucu. Vogue İtalya editörleri tarafından değerlendirilmek ve yeni yetenek olarak lanse edilmek büyük gurur kaynağı benim için. Şimdi yine her zaman olduğu gibi geleceğe umutla ilerlemeye devam edeceğim. Çünkü her başarıyı bir sonraki için başlangıç noktası olacak görüyorum ve yoluma devam ediyorum.








6 Aralık 2012 Perşembe

Aksesuar Tasarımı Dersi Fabrika Gezisi

Bölümümüz Öğr.Gör. Ahmet Baytar'ın yürüttüğü 2012-13 Güz Dönemi Aksesuar Tasarımı dersi kapsamında, 29.11.2012 tarihinde Yılmaz Kundura ve Sebata firmalarına gezi düzenlenmiştir.




28 Kasım 2012 Çarşamba

Giysi Atölyemize Singer Firması Desteği

27 Kasım 2012 tarihinde Giysi Atölyemizde gerçekleşen bir açılışla Singer firması, Bölümümüze 5 adet dikiş ve nakış makinasıyla katkıda bulunmuştur.Açılışa Dilek Hanif'te öğrencilerimizle yaptığı kısa bir söyleşiyle katılmıştır.




27 Kasım 2012 Salı

2012 Detay Deri Ürünleri Tasarım Yarışması

2012 Detay Deri Ürünleri Tasarım Yarışması 23 Kasım 2012 tarihinde Çırağan Sarayı'nda  gerçekleştirilen bir defile ile sonuçlandırılmıştır. Defilede, Bölümümüz Öğrencisi Ayça Pelvanlar Deri Konfeksiyon Kategorisinde ikincilik ödülünü kazanmıştır.





23 Kasım 2012 Cuma

Teknik Tekstilin Geleceği Kongresi, 2012

Bölümümüz Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Nuray Er Bıyıklı 16 Kasım 2012 tarihinde İstanbul Ritz-Carlton otelinde gerçekleşen Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası'nın, Avrupa Tekstil ve Hazır Giyim Konfederasyonu(Euratex) ile birlikte düzenlediği ''Teknik Tekstilin Geleceği Kongresi''ne katılmıştır.

21 Kasım 2012 Çarşamba

''To Link'' Workshop

Burg Giebichenstein Kunsthochschule Halle'den Arş.Gör.Corina Forthhuber ve Arş.Gör.Nadja Schrader'in yönettiği ''To Link'' workshop'u,12-16 Kasım 2012 tarihleri arasında, İstanbul'da gerçekleştirilmiştir.Galata bölgesine yerleştirilen tekstil enstalasyonları içeren workshopa Bölümümüz Öğretim Elemanları Arş.Gör.Gözde Bursalıgil, Arş.Gör.Pınar Yılmaz, Arş.Gör.Leyla Aksoy, Arş.Gör.A.Damla Yücebaş ve Bölümümüz Öğrencileri Ayşegül İpek, İlke Usluca, Selviye Durmuş ve Gizem Tatar katılmışlardır.























1.Uluslararası Marmara Tekstil ve Tasarım Sempozyumu

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü tarafından düzenlenen ''I. Uluslararası İstanbul Tekstil Sanatı-Tasarımı Sempozyumu" 17-20 Ekim 2012 tarihleri arasında gerçekleşmiştir.Bienalde, Bölüm Başkanımız Prof .Kemal Can, Sanatsal Danışma Kurulu Üyesi, Oturum Başkanı olarak,  Bölüm Başkan Yardımcımız Prof. Dilek Alpan, Bilimsel Danışma kurulu Üyesi, Bölümümüz öğretim üyelerinden Doç.Gaye Kırlıdökme Belen, Yrd.Doç. Nesrin Türkmen sergi katılımcısı olarak yer almış,Yrd.Doç. Nuray Er Bıyıklı ''Yenilikçi Malzeme ve Yöntemlerin Tekstil Sanatında Kullanımı'' başlıklı bildiri sunumu gerçekleştirmiştir.  Bölüm Öğretim Elemanlarından Arş.Gör. Tuna KarayakaArş.Gör.Gözde Bursalıgil, Arş.Gör. Pınar Yılmaz sergi katılımcısı olarak yer almışlardır.